Bilindiği gibi İİK 363/1. maddesinde “İcra mahkemesince 85 inci maddenin uygulanma biçimi, icra dairesi
tarafından hesaplanan vekâlet ücreti, 103 üncü maddenin uygulanma biçimi ve bu
maddede düzenlenen davetiyenin içeriği, yediemin ücreti, yediemin
değiştirilmesi, hacizli taşınır malların muhafaza şekli, kıymet takdirine
ilişkin şikâyet, ihaleye katılabilmek için teminat yatırılması ve teminatın
miktarı, satışın durdurulması, satış ilânının iptali, süresinde satış
istenmemesi nedeniyle satışın düşürülmesi, 263 üncü maddenin uygulanma biçimi,
iflâs idaresinin oluşturulması, icra mahkemesinin iflâs idaresinin işlemleri
hakkında şikâyet üzerine verdiği kararlara karşı, iflâs idare memurunun ücret
ve masrafları hakkındaki hesap pusulası ve 36 ncı maddeye göre icranın geri
bırakılmasına ilişkin kararları dışındaki kararlarına karşı, ait olduğu alacak,
hak veya malın değer veya miktarının yedi bin Türk lirasını geçmesi şartıyla
istinaf yoluna başvurulabilir. İstinaf yoluna başvuru süresi tefhim veya tebliğ
tarihinden itibaren on gündür.” denilmektedir.
Anılan hüküm gereğince icra hukuk mahkemesi tarafından
verilen ve istinafı mümkün olan kararlara karşı istinaf süresi ilgili kararın
tefhim veya tebliğ tarihinden itibaren on gündür.
HMK 297. maddesine göre ise kararın (hüküm) kapsamı
belirtilmiştir. Buna göre hüküm yani karar esasen gerekçeli karardır. Mahkemece verilen ve gerekçe ihtiva etmeyen
karar ise kısa karardır.
Hemen belirtilmelidir ki, İİK 363/1. maddesi icra mahkemesi
kararlarına kararın karşı istinaf kanun yoluna başvuru süresini tefhim veya
tebliğ tarihinden başlatmaktadır.
Acaba bir mahkeme kararı ne zaman tefhim veya tebliğ edilmiş
sayılacaktır?
Kararın tebliğinde herhangi bir duraksama yoktur. Zira
mahkeme kararını HMK 297. maddesine uygun şekilde yazıp, tebliğ etmektedir.
Mahkemece tebliğ edilen bu karar HMK 297. maddesine uygun yazılan bir gerekçeli
karardır. Mahkemece verilen hükmün gerekçesi bu kararda açıklanmaktadır.
Dolayısı ile ilgili taraf, mahkemenin bu gerekçesine göre istinaf kanun yoluna
başvurup vurmayacağını değerlendirecek ve istinaf başvuru dilekçesinde de
istinaf nedenlerini bu gerekçeyi esas alarak belirtme imkanına sahip
bulunmaktadır.
Oysa kararın tefhiminde aynı durum her zaman söz konusu
olmayabilir. Zira mahkemece tefhim edilen genellikle kısa karar(hüküm) olup,
gerekçeli karar daha sonra yazılmaktadır. Gerekçeli kararın yazımı için HMK’da
bir aylık süre sınırı belirlenmiştir. Bu süreye göre gerekçeli kararın 10
günden sonra yazılması halinde, 10 günlük istinaf kanun yoluna başvurma süresi
zaten geçmiş olacaktır.
Nadiren de olsa bazı hallerde icra mahkemesinin gerekçeli
kararını tefhim etmesi de mümkündür. Bu halde ilgili taraf tefhimle birlikte
mahkemenin neden hükümdeki sonuca ulaştığının gerekçesini tefhim edildiği anda öğrenmektedir.
Bu halde ilgili taraf mahkemenin bu gerekçesine göre istinaf kanun yoluna
başvurup vurmayacağını değerlendirecek ve istinaf başvuru dilekçesinde de
istinaf nedenlerini bu gerekçeyi esas alarak belirtme imkanına sahip bulunmaktadır.
İşte sorun burada ortaya çıkmaktadır. İcra mahkemesi kararını
gerekçesini bildirmeksizin kısa hüküm olarak açıkladığında, yani tefhim
ettiğinde, istinaf kanun yoluna başvurma süresi bu tefhimle mi başlayacaktır, yoksa
sonradan yazılacak kararın tebliği ile mi başlayacaktır?
Hemen belirtilmelidir ki, Anayasa Mahkemesi 14/09/2022 gün ve 2019/12803 başvuru numaralı kararı ile “ İcra mahkemesi kararının gerekçesi bildirilmeksizin kısa hüküm olarak açıklandığında, yani tefhim
edildiğinde, istinaf kanun yoluna başvurma süresinin kısa kararın tefhiminden
başlatmanın ve bu nedenle istinaf başvurusunun reddinin, “mahkemeye erişim
hakkının ihlali” niteliğinde bulunduğuna, istinaf kanun yoluna başvuru
süresinin gerekçeli kararın tebliğinden itibaren başlamasının gerektiğine karar
vermiştir.
Sonuç olarak; icra mahkemesinin
kararlarına karşı istinaf başvuru süresinin, mahkeme kararının gerekçeli olarak
tefhim veya tebliğ edildiği tarihten itibaren başlatılması, anılan mahkemece kararın
gerekçesini bildirilmeksizin kısa hüküm olarak açıklanması halinde, usulen bir
tefhimden söz edilemeyeceğinden, istinaf kanun yoluna başvuru süresinin
gerekçeli kararın tebliğinden itibaren başlatılması gerekmektedir.
Saygılarımızla,
Taşkın &
Şimşek AO.
——————————–
*İşbu çalışma içerisinde yer alan değerlendirmeler hukuki tavsiye niteliği taşımamaktadır. Ayrıca zaman içesinde mevzuatta olabilecek değişiklikler nedeniyle güncel durumu yansıtmayabilecektir. Bu sebeple paylaşılan değerlendirmelerden ötürü Taşkın & Şimşek Avukatlık Ofisi sorumluluk kabul etmez. Paylaşıma konu çalışma kapsamındaki soru ve sorunlarınız bakımından hukuki danışman görüşü alınması tavsiye olunur.