4857 sayılı İş Kanunu’nun 18. ve devamı maddelerinde işçinin davranışlarından ve yeterliliğinden kaynaklanan nedenlerle işverene, işçinin iş sözleşmesini geçerli nedenle fesih hakkı tanıyan düzenlemelere yer verilmiştir. Buna göre işçinin iş görme borcunu gerektiği şekilde yerine getirmesine engel teşkil edecek nitelikte davranışlar ve/veya durumların varlığı nedeniyle işin ve işyerinin normal yürüyüşünün ve çalışma huzurunun ciddi bir biçimde olumsuz etkilenmesi, işverenden önemli ve makul ölçüler içinde iş ilişkisini sürdürmesinin beklenememesi halinde yapılan feshin geçerli nedenlere dayandığını kabul etmek gerekecektir.
Yargıtay kararlarına baktığımızda tek başına işçinin borcu nedeniyle maaşına haciz gelmesinin kural olarak geçerli fesih sebebi teşkil etmeyeceği kabul edilmekte, geçerli nedenle fesih için bu durumun, ayrıca insan kaynakları, hukuk, muhasebe bölümlerinde önemli zaman kaybına neden olacak şekilde çalışma sürecini ve işyeri organizasyonunu olumsuz yönde etkileyip etkilemediğinin tespit edilmesi gerektiği vurgulanmaktadır. Dolayısıyla işveren nezdinde çalışan işçinin maaşına haciz gelmesinin işverene geçerli nedenle fesih hakkı tanıyıp tanımayacağı değerlendirilirken öncelikle bu durumun işyerinde olumsuzluklara yol açıp açmadığının irdelenmesi gerekecektir. Öte yandan genel kural olarak geçerli sebeple iş akdinin feshi için öncesinde bu hususta işçiye ihtarda bulunularak işçiden yazılı savunmasının alınması gerektiği de unutulmamalıdır.
· Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2008/9800 E., 2009/1012 K., 02.02.2009 T. kararı
“…İşçinin borcu nedeniyle ücretinin haczedilmesi, kural olarak işverene geçerli nedenle fesih hakkı vermemelidir, işçinin ücretinin sık sık haczi nedeniyle, objektif bir bakış açısı altında, işyerinin, örneğin muhasebe veya hukuk servisinde önemli zaman kaybına neden olacak şekilde çalışma sürecinin veya işyeri organizasyonunun olumsuz yönde etkilendiğinin kabul edilmesi halinde geçerli fesih nedeninin kabul edilmesi gerekir. Ancak bunun için işçiye önceden ihtar çekilmesi yerinde olacaktır. Dosya içeriğine göre davalı şirket Genel Müdürlüğünce ücret ve diğer alacakları üzerine haciz konulan personelin durumlarını düzeltmeleri konusunda 16.3.2004 ve 10.1.2007 tarihli iki adet genelge yayınlandığı, işverenin özellikle hakkında icra takibi ve borcu çok olan işçilerin iş sözleşmesinin feshi yoluna gittiği, genel bir uygulama yapmadığı, davacıya da iş sözleşmesi feshedilmeden önce çalışma huzuru ve verimliliğin sağlanması açısından ücreti üzerindeki hacizleri 2 aylık süre içerisinde kaldırılması gerektiği yönünde uyanda bulunulduğu, buna rağmen davacı ücreti üzerindeki hacizleri kaldırmaya yönelik işlem yapmadığı sabittir. Davacı işçi hakkında değişik alacaklılar tarafından çok sayıda icra takibi yapıldığı ve ücretine hacizler konulduğu, iş sözleşmesinin ihtara rağmen ücreti üzerindeki haczin kaldırılmasına yönelik işlem yapmaması nedeniyle savunması alınarak İş Kanunu’nun 17.maddesi uyarınca kıdem ve ihbar tazminatı ödenerek feshedildiği anlaşılmaktadır.
Somut uyuşmazlıkta, işçinin ücretine haciz konulması değil, bu uygulama nedeni ile işyerinin olumsuz olarak etkilenip etkilenmediği, işveren açısından iş ilişkisinin devamının beklenemez bir duruma gelip gelmediği önemlidir. Davalı işverenin muhasebe servisinde görevli çalışan, mesaisini davacı işçinin borçları ve hakkındaki icra işlemleri nedeni ile bu işlemlere harcamıştır, işverenin büyük bir işletme olarak bu işlemler için personel istihdam etme zorunluluğu yoktur. Keza hakkında icra takibi ve borcu çok olan personelin çıkarılması, işyerinde olumsuzluklara yol açma olgusuna göre eşitlik ilkesine aykırılık teşkil etmez.
Davacının bu davranışı işyerinde olumsuzluklara yol açmıştır. İş ilişkisinin işveren açısından önemli ölçüde sürdürülme olanağı kalmamıştır. Davacıya kıdem ve ihbar tazminatı ödenerek, iş sözleşmesinin feshi 4857 sayılı İş Kanunu’nun 18. maddesi uyarınca davranışlarından kaynaklanan nedene dayanmaktadır. Davacının bu davranışı fesih için geçerli neden teşkil ettiğinden davanın kabulü hatalıdır.”
· Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2015/30854 E., 2015/31326 K., 05.11.2015 T.
“…Dosya içeriğine göre; davacının borçları nedeni ile ilk olarak 07.08.2013 tarihinde davalı şirkete maaş haciz yazısı geldiği, sonrasında ise 13.09.2013 tarihinde 2. ve 3. maaş haciz yazılarının ulaştığı, davacının savunması alınarak iş sözleşmesinin 27.09.2013 tarihinde geçerli nedenle feshedildiği savunulmuştur. Davacı işçiye fesih öncesi herhangi bir ihtar verilmediği gibi davacının davranışının işyerinde olumsuzluklara yol açtığı da somut bir biçimde ispatlanamamıştır. Bu nedenle mahkemece feshin geçerli nedene dayandığı gerekçesi isabetli değildir. “
· Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2015/34298 E., 2016/16728 K., 27.09.2016 T.
“…Davacının maaşına 11 ay icra takibinden haciz konulduğunu, bu durumun Davacının tutum ve davranışlarını olumsuz etkilediğini, diğer çalışanlara da yansıttığını, müvekkil şirket açısından iş sözleşmesinin devam ettirilmesinin mümkün olmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir ……
4857 İş Kanunu’nun 19’uncu maddesine göre: “Hakkındaki iddialara karşı savunmasını almadan bir işçinin belirsiz süreli iş sözleşmesi, o işçinin davranışına veya verimi ile ilgili nedenlerle feshedilemez. Ancak, işverenin 25’inci maddenin (II) numaralı bendi şartlarına uygun fesih hakkı saklıdır”. Bu hükümle, işçinin savunmasının alınması, işçinin davranışı veya verimi ile ilgili nedenlerle iş sözleşmesinin feshi için bir şart olarak öngörülmüş ve salt işçinin savunmasının alınmamasının tek başına, süreli feshin geçersizliği sonucunu doğuracağı ifade edilmiştir. İşverene savunma alma yükümlülüğünü, sadece iş sözleşmesinin feshinden önce yüklemektedir. İşçiye ihtar verilirken ise bu şekilde bir yükümlülük yüklememektedir. Dolayısıyla, işçiye davranışı nedeniyle ihtar verilirken, savunmasının alınmaması ihtarı geçersiz kılmaz. İşçinin savunması, sözleşmenin feshinden önce alınmalıdır. İşçi fesihten önce savunma vermeye davet edilmeli, davet yazısında davranışı nedeniyle işten çıkarma sebebi açık ve kesin bir şekilde belirtilmeli, makul bir süre önceden belirtilen yer, gün ve saatte hazır bulunması, bulunmadığı takdirde yazılı bir savunma verebileceğinin; bildirilen yerde belirtilen gün ve saatte hazır bulunmadığı ve de buna rağmen yazılı bir savunma vermediği takdirde savunma vermekten vazgeçmiş sayılacağının kendisine hatırlatılması şarttır. Fesih bildirimiyle birlikte veya fesihten sonra savunma istenmesi feshi geçersiz kılar. Keza, ihbar önel süreleri içinde savunma alınması da feshin geçersiz olması sonucunu doğurur.( Dairemizin 15.09.2008 gün ve 2008/1868 Esas,2008/23538 Karar sayılı ilamı).
Dosya içeriğine göre davalı işverenin davacı işçinin iş sözleşmesini 4857 sayılı İş Kanunu’nun 18. maddesi uyarınca davranışlarından kaynaklanan nedenlerle feshettiği, ancak davacı işçinin savunmasını almadığı anlaşıldığından fesih salt bu nedenle geçersiz olup, davanın kabulü yerine yazılı şekilde reddi hatalıdır.”
· Yargıtay 9. HD. 2018/6238 E., 2019/3907 K., 18.02.2019 T.
“…Somut uyuşmazlıkta davacı işçi hakkında değişik alacaklılar tarafından çok sayıda ve farklı zamanlarda icrai işlem başlatıldığı ve davacının maaşına haciz konulduğu, davacıya davalı işveren tarafından 30.01.2015 tarihli yazı ile davacının ücretinin kesilmesi hususunda icra müdürlüğünden gönderilen yazıların çok fazla olduğu ve bu durumun oldukça önemli işgücü ve zaman kaybına sebep olduğu belirtilerek yazının tebliğinden itibaren 6 ay içinde icra dosyalarının kapatılması için gerekli çabanın gösterilmesi ve başka icra dosyalarından müvekkil şirkete yazılar gelmemesi için ihtar gönderildiği ancak ihtar tarihinden sonra geçen zamanda ve davacıya davalı işveren tarafından verilen süre içerisinde davacı hakkında devam eden maaş hacizlerinin sonlanmadığı, 02.11.2015 tarihinde davacıya bu konuda üç aylık daha süre tanındığı, davacıya verilen sürelere rağmen mevcut durumda bir değişiklik olmadığı, davacının 18.10.2016 tarihli savunmasında da önceki savunmaları ile benzer ifadeler kullanarak özetle “borcunu ödemeye çalıştığı, çok üzgün ve utanç içinde olduğunu ancak borçlarını kapatamadığını” belirttiği, bunun üzerine davacının 23.11.2016 tarih ve 1971 sayılı icra komitesi kararı ile 25.11.2016 tarihinde geçerli iş akdine geçerli sebeple son verildiği anlaşılmıştır. Davacının aleyhine yapılan icra takiplerinin çokluğu işverenin muhasebe servisinin/görevlisinin buna ilişkin işlemler yapmak zorunda kalması, işvereninde sorumluluğunu doğurabilecek hallerin oluşması riski karşısında davacının bu davranışının işyerinde olumsuzluklara yol açacağı ortadadır. Bu açıklamalar karşısında feshin geçerli nedene dayandığı kabul edilmelidir…”
· Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2019/94 E., 2019/10769 K., 13.05.2019 T.
“…Somut uyuşmazlıkta, davacının iş akdi 22.7.2016 tarihli fesih yazısıyla “Çalışmanızın devamı sırasında sık sık ailevi meseleleri sebep göstererek işe geç gelmeniz ve mesai saatlerinden evvel işten çıkmak için izin istemeniz, bununla birlikte yine sıklıkla devamsızlık yapmanız nedeniyle iş akışı olumsuz etkilenmekte olup bu durum ayrıca diğer çalışma arkadaşlarınızın daha fazla iş gücüne ihtiyaç duyulmasına sebebiyet verdiğinden işyerinde çalışma huzurunu da bozmaktadır, yine hakkınızda değişik alacaklılar tarafından çok sayıda icra takibi yapıldığı ve ücretinize hacizler konulduğu tespit edilmiş olup, bu durum ayrıca insan kaynakları, hukuk, muhasebe bölümlerinde önemli zaman kaybına neden olacak şekilde çalışma sürecini ve işyeri organizasyonunu olumsuz yönde etkilemektedir. Bu nitelikteki davranışlarınız sebebiyle yazılı olarak savunmanız talep edilmiş de herhangi bir yazılı savunma iletmediğinizden…. 4857 sayılı İş Kanunu’nun 17. ve 18. maddelerine istinaden 22.07.2016 tarihinde feshedilmiştir” denilerek feshedilmiştir. Dosya kapsamındaki delillerden davacının sık sık işe geç geldiği ve mesai saatlerinden erken çıkmak istediği iddiaları davalı tarafından dosyaya sunulan deliller ve tanık beyanlarıyla ispatlanamamışsa da dosyaya sunulan çeşitli tarihlerde icra daireleri tarafından davalı işverene yazılmış 12 adet maaş haczi müzekkeresinin bulunduğu, işverenin sürekli icra takip yazılarına muhatap olmasına neden olan davacının işyerinde olumsuzluklara neden olduğu, davalı işverenin açıklanan nedenlere istinaden gerçekleştirdiği feshin haklı değil ancak geçerli nedene dayandığı dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır.”
· İstanbul BAM 26. HD. 2019/2629 E., 2020/489 K., 03.03.2020 T.
“…İşçinin borcu nedeniyle ücretinin haczedilmesi, kural olarak işverene geçerli nedenle fesih hakkı vermemelidir. İşçinin ücretine sık sık haciz gelmesi nedeni ile iş sözleşmesinin geçerli nedene dayalı olarak feshedilebilmesi için işçiye önceden ihtar çekilmeli ve bu durumun işyerinde olumsuzluklara yol açtığı somut bir biçimde ortaya konulmalıdır. (Yargıtay 9. H.D, 2015/30854 E, 2015/31326 K)
Dosya kapsamına göre, davacının iş akdi, maaş haczi nedeniyle feshedilmiş ise de Yargıtay kararlarında belirtildiği gibi tek başına maaş haczi gelmesi fesih için yeterli olmayıp işyerinde olumsuzluklara yol açması gerektiği, maaş haczinin işyerinde olumsuzluklara neden olduğunun kanıtlanamadığı, ayrıca 4857 Sayılı İş Kanunu 19.maddesi gereğince hakkındaki iddialara karşı davacının savunmasının alınmadığı, savunması alınmadan bir işçinin belirsiz süreli iş sözleşmesinin o işçinin davranışı veya verimiyle ilgili nedenlerle feshedilemeyeceği, bu nedenle yapılan fesih geçersiz olup mahkemenin işe iade yönündeki kararının yerinde olduğu ve davalı vekilinin istinaf itirazının yerinde olmadığı anlaşılmıştır.”
Yukarıda yer verilen içtihatlardan da görüleceği üzere iş güvencesi hükümleri kapsamında olan bir işçinin borçları nedeniyle işverene maaş haczi yazıları gelmesi gerekçe gösterilerek işçinin iş akdinin işveren tarafından geçerli nedenle feshedilebilmesi için bu durumun insan kaynakları, hukuk, muhasebe bölümlerinde önemli zaman kaybına neden olacak şekilde çalışma sürecini ve işyeri organizasyonunu olumsuz yönde etkilediğinin somut bir biçimde ortaya koyulması ve fesih öncesinde işçiye bu konuda ihtar edilerek yazılı savunmasının alınması gerekmektedir.
Öte yandan iş güvencesi hükümleri kapsamında olmayan, yani otuzun altında işçi çalıştıran bir işyerinde çalışan ve/veya deneme süresini doldurmuş ancak 6 aydan az kıdemi bulunan işçiler bakımından da yukarıda sayılan şartların yerine getirilmesi ve iki hafta önceden bildirimde bulunması suretiyle işçinin iş akdi feshi yoluna gidilmesi önem arz etmektedir. Zira aksi durumda belirsiz süreli iş akdine bağlı olarak çalışan ve iş güvencesi kapsamında yer almayan işçinin, İş Kanunu m.17/5 uyarınca iş akdinin kötüniyetli bir şekilde feshedildiğinden bahisle 6 haftalık ücreti tutarında kötüniyet tazminatı talep etme hakkının bulunmaktadır.
Hazırlayan: Av. Mihriban Alak
Saygılarımızla,
Taşkın & Şimşek AO
——————————–
*İşbu çalışma içerisinde yer alan değerlendirmeler hukuki tavsiye niteliği taşımamaktadır. Ayrıca zaman içesinde mevzuatta olabilecek değişiklikler nedeniyle güncel durumu yansıtmayabilecektir. Bu sebeple paylaşılan değerlendirmelerden ötürü Taşkın & Şimşek Avukatlık Ofisi sorumluluk kabul etmez. Paylaşıma konu çalışma kapsamındaki soru ve sorunlarınız bakımından hukuki danışman görüşü alınması tavsiye olunur.